Anadolu’da Robin Hood
Anadolulu Robin Hood,
Tirebolu’nun bir köyünde yaşayan ve vahşi bir domuzu elleri ile yakalayabilecek
kadar güçlü biridir. Hayatta hiçbir şeyi kendine dert edinmediği söylenirdi.
Onda tasalanma, endişe namına herhangi bir düşünce yoktur. O dünyadan korkmaz,
dünya ondan çekinirmiş.
Anadolulu Robin Hood’un adı
Mehmet’tir. Köyde ona Acele Mehmet
deseler de bu takma isim ona aceleciliğinden dolayı takılmamıştır. Mehmet
işlerini yaparken ve başkaları ile bir şeyler yaparken acele etmeden yavaş
yavaş yapmaktadır. Anlatılanlara göre güzün tarladaki darının (mısır) toplanma
vakti geldiğinde ev halkının toplamaya ne zaman başlayacağız söylemlerine
evmeyin (acele etmeyin) toplanır dermiş. Bekleye bekleye toplama işlemine taa
ilk karlar düşmeye başladığında başlarlarmış. İşte Mehmet hayatı kafaya
takmamaktadır. Bir gün evden yola çıkmış hızlı adımlarla yola çıkmışken yolda
karşılaştığı köylüler ona; Mehmet nereye gidiyorsun dediklerinde;
-Mehmet: Aceleyim işim var
-Köylüler: Hayırdır ne acelesi?
-Mehmet: Aceleyim işim var
dedikten sonra yoluna devam etmiştir.
Köylülerde daha önce Mehmet böyle
acele ederken görmediklerinden kendi aralarında Mehmet için aceleymiş demişlerdir
ve bu durum farklı sohbet ortamlarında da geçince, Mehmet’in ismi Acele kalmıştır.
Güçlü, sözünün eri ve mert mi
mert bir insan olan Mehmet her yıl ailesi ile birlikte hayvanlarını mayıs
ayının başında yaylalara çıkarır eylül ayının başlarında da külek külek
tereyağları, peynirler, koyunlardan elde ettikleri yünlerle beraber ceniğe
(köy) doğru yola çıkarlarmış;
Kızı Şöhret’in naklettiğine göre,
eve varıncaya kadar yaz boyunca elde ettikleri tereyağlar, peynirlerden hiç
kalmazmış. Bütün hepsini kapı kapı dolaşıp ihtiyacı olan; eşini kaybetmiş ve
hiçbir geliri olmayan yetimleri ile beraber yaşayan kadınlara, hastası olanlara
sattıklarından elde ettiği paralardan yardım edermiş. Eve geldiğinde peynirleri
ve diğer şeyleri soranlara kaynağı bizde ve bizim elimizde olanlar bizlere
yeter dermiş.
Eskiden (1950 yılları) bazı
ailelerde uslular (ailenin büyükleri) çok gaddar imişler, gelinlere köle
muamelesi yapılırmış askerlik 3 yıldır. Yine böyle bir ailede evin büyük oğlu
Murat evlenmiş askere gitmiştir. Gidişinin birinci yılının temmuz ayında bir
çocuğu olmuştur fakat; o askere gittikten sonra Murat’ın ailesi eşini yaşaması
için eski, kullanılmayan evlerine yerleştirmişlerdir. Ağustosta yeni doğum
yapmış olan kadında geçimini temin için eşinin ailesi ile beraber fındık
toplamış, darıları toplamış fakat Murat’ın ailesi harmandan ona hiçbir şey
vermemişler. Murat askerdedir, eşi çocuğu ile beraber tek başına eski bir evde
tek başına soğukta, aç bir vaziyettedir. Acele Mehmet bu durumu öğrenir
öğrenmez önce Murat’ın anne babasının ambarına gizlice girer Murat’ın eşinin
toplamaya yardım ettiği ürünlerdeki hakkını alır ve daha sonra fındık deposuna
giderek kadının hakkı olan miktarı alıp satarak, yiyeceklerle beraber parasını
Murat’ın eşine teslim eder. Yeteri kadar odunu da kendi deposundan getirir.
Acele Mehmet’i Giresun’dan
Rize’ye kadar bütün yaylalarda, köylerde eskiler tanımaktadır. Ben küçükken
(1997’li yıllarda) Karedeniz yaylalarında gezerken neredensin, kimlerdensin
sorularına; Tirebolu’dan falanca köydenim cevabı üzerine pek çok
kişi benim kafadarım Acele Mehmet vardı tanırmısın derlerdi.
Acele Mehmet yaşayan bir
efsaneymiş, ben de dinlediklerimi ve gördüklerimi aslına uygun anlatmaya
çalıştım. Sizlerinde böyle hikayeleri varsa iletişim kısmından ya da mail
adresinden gönderin yayınlayalım.
*** Yorum yapmayı unutmayınız! Paylaşmak güzeldir.
0 Yorum