Çocuklarda sosyal kaygı çocukların yüzde 5’inde karşılaşılan bir durumdur. Çocukların başkalarının yakınında olmak ya da başkalarıyla temas kurma beklentileri zihinlerinin kovanlara bölünmesine sebep olabilir. Kurallar, kaygılar, eleştiriler, uyarılar ve felaketler ile çocukların zihinleri öyle bir bulanır ki bu durumda diğer yapılandırılmış olan beyin aktivitelerine yer kalmaz. Yaşanan bu durum çocuklarda sosyal kaygı bozukluğu olarak isimlendirilir.
Çocuklarda sosyal kaygı bozukluğu durumunun tedavi edilmemesi halinde çocukluktaki sosyal endişe fırsatları sınırlandırılır. Bu durumda olan çocuklar yetişkinlik dönemlerinde sosyal, profesyonel ve akademik zorluklar yaşayabilirler. Fakat sosyal endişe durumu yüksek oranlarda tedavi edilmesi ile bilinir. Bu tedavi sayesinde çocuklar sosyal olarak daha güvenli ve becerikli olmayı öğrenmiş olurlar.
Sosyal endişe sorunlarının en kötü tarafı geri tepmesidir. Çocuklar ne kadar kendilerini geri çekseler de saklanma çabaları onların görünür olmasına neden olur. Bu durumda korkuları da daha şeffaf bir hal alır. Bu durumda çocuklar her şeyin bilincindedirler. Gözler üzerinde olduğunda çocukların endişeleri birkaç kademe yükselebilir.
Çocuklar sıradan işlemleri yaparken bile kendilerinin sürekli olarak incelendiğini hissedebilirler. Karışık bir ortama girdikleri zaman tüm hareketleri takip ederler ve attıkları her adıma da dikkat ederler. Bu gibi durumlarda etkileşime girmeleri halinde ve sosyal becerileri adım adım uygulamaya çalışmaları durumunda sosyal olayların sadece yaşanılası değil bunun yanında keyif verici olduğunu da öğrenirler.
Sosyal endişeli çocukları engelleyen durumlar gelişen kısır döngüdür. Bu çocukların yaşıtlarından olumsuz tepki alma beklentisi veya abartısı kendilerini geri çekmelerine yol açar. Bu durumlar diğer çocukların onu içlerine alma veya almama durumlarını etkileyecektir. Endişeli çocuklar bu durumlarda daha az popüler olurlar.
Gerçekten sevilmiyor olsalar bile sosyal statüleri umursanmama ile tarif edilebilir. Bu durumda çevrelerinde çok az kişi ile iletişime girerler. İlgi alanlarının diğer çocuklara benzemediğini görebilirler. Bu durumda sosyal reddedilişin mantığı da bu olabilir. Bu çocuklar yaşıtlarından farklı görülebileceklerinden akademik işleyişleri de bu durumlardan olumsuz bir şekilde etkilenirler.
Kimsenin anlayamayacağı şekilde kısık sesle konuşmak, sınıfta parmak kaldırmaktan çekinmek, çağrıldığı zaman gözle görülecek şekilde kızarmak gibi durumlar çocuklar için hem kendini tanıması hem de yaşıtları ile paylaştığı sosyal durum bakımından tehlikelidir. Tedavi edilmemesi durumu sosyal endişe ve çocuklarda yıkıcı etkiler bırakabilir. Okul ve tedavinin ortaklaşa çalışması ile çocukların başarıyı yakalaması mümkün olur. Sosyal endişesi bulunan çocukların okula gitmek istememesi olağan bir durumdur.
Çocuklarda Sosyal Kaygı Belirtileri Nelerdir?
- Sosyal ortamlarda ya da performans sergileme durumunda mahcup edici, utanç verici şeyler yaşamak olmak çocuklarda felç etkisi yaratabilir.
- Tanımadıkları durumlarla, yerlerle ve insanlarla ilgili endişe, kaygı ve fiziksel gerilim yaşayabilirler.
- Diğer çocukların yaklaşımlarına karşı cevap vermekte tereddüt edebilirler. Sosyal ilişki kuramama durumları söz konusu olabilir.
- Akraba ve arkadaşlarla bile göz teması kuramama
- Saç, giysiler, görünüm ve yüzle alakalı kendini acı bir şekilde eleştirme
- Çok kısık sesle konuşma ya da hiç konuşmama durumları
- Doğum günü ve okul partilerinde anneye yapışma ya da saklanma
- Titreme, soğuk soğuk terleme, sosyal ortamlarda kızarma sorunları
Çocuklarda Sosyal Kaygı Nedenleri Nelerdir?
Pek çok hastalıkta olduğu gibi sosyal fobi durumu da aile üyelerinden çocuklara geçebilir. Ailesinde psikolojik sorunları ve fobisi olan çocuklarda sosyal fobi görülme sıklığı çok daha fazladır.
Çocukların anne ve babalarının sessiz ve sakin kişiler olması, sosyal ortamlarda çok fazla söz almaması, çok fazla sosyalleşmemesi durumları çocuklarda sosyal kaygı oluşmasına neden olabilir. Bunun nedeni çocuklar genellikle anne ve babalarını taklit ederler. Katı kuralları olan, baskıcı ve kısıtlayıcı anne babası bulunan çocukların da sosyal kaygı yaşaması durumları söz konusu olabilir.
Ebeveynler Bu Durumda Ne Yapmalı?
Çocuklarda sosyal kaygı anne ve baba tarafından iyi bir şekilde gözlemlenerek erken dönemlerde fark edilebilir. Çocuklarında sosyal kaygı gözlemleyen anne ve babalar genellikle çocuklarının sosyalleşebilecekleri ortamlara girmelidirler. Girdikleri bu ortamlarda ise çocuklarına örnek olacak şekilde sıklıkla sohbet etmeli ve daha sık söz almalıdırlar.
Çocukların anne ve babalarından bağımsız bir şekilde hareket etmeye teşvik edilmeleri sosyal kaygı sorununun önüne geçebilir. Ebeveynlerin çocukların kendilerini ifade etmelerine, isteklerini dile getirmelerine izin vermeleri gerekir. Bunun yanında arkadaşları ile oynamalarına müdahale etmemeleri de dikkat etmeleri gereken konular arasında yer alır.
Çocuklarda sosyal kaygı anne ve babalarının çocuklarına sürekli olarak baskı uygulamaları nedeniyle de meydana gelebilir. Bu nedenle anne ve babaların çocuklarını daha serbest bırakmaları ve baskı yapmamaları önemli bir konudur. Özellikle sosyalleşemeyen çocukları bu konuda zorlamamaları ve kendi hallerine bırakmaları gerekir. Sosyal kaygısı olan çocukları diğer çocuklar ile kıyaslamamaya dikkat edilmelidir. Kıyaslama cümleleri çocuklarda sosyal kaygının artmasına neden olabilir. Anne ve babaların çocukları sosyalleşemediklerinde onlara gülmemeleri ve alay etmemeleri de önemli konular arasında yer alır. Aksi halde bu durum çocukların daha da strese girmesine neden olabilir.
KAYNAKÇA
1- https://empatizmir.com/cocuklarda-sosyal-kaygi-bozuklugu/#:~:text=Ba%C5%9Fkalar%C4%B1n%C4%B1n%20yak%C4%B1n%C4%B1nda%20olmak%20veya%20onlarla,sosyal%20kayg%C4%B1%20bozuklu%C4%9Fu%20ad%C4%B1%20verilir.
2- https://www.antalyapsikiyatri.com/cocuk-sorunlari-psikolog/cocuklarda-sosyal-fobi
3-https://psikoterapiatolyesi.com.tr/konular/cocuklarda-sosyal-fobi-ice-kapanma-utangaclik-119